hakkımızda

Toplumun uçlara sıkıştırıldığı ve mutedil seslerin sistematik bir biçimde suskunluğa mahkum edildiği bir dönemden geçerken duyulan en büyük ihtiyacın rasyonel bir tartışma zemini olduğuna inanıyoruz. Bu zeminin inşası için bağırtılar arasında fısıldaşmanın yeterli olmadığını düşünenler olarak itidalin sesine seviye kazandırma amacıyla muhakemeye başlıyoruz.

Muhakeme, yersiz özgüvenin, yüksek sesin ve yüksek iddiaların değil kendisinin, içinde yaşadığı şartların ve imkanların farkında olanların dar kalıplara sıkışmamış sesi olmak üzere gerçeğe yani normale ve vasata kaybettiği itibarını tekrar kazandırmak üzere yola çıkıyor.

Diğer bütün mecra ve mahfillerden farklı olarak Muhakeme, birilerini suçlayarak değil, içinde bulunduğu daireden başlayarak bütün toplumsal süreçlere yönelik bir sorgulama ve doğru fikirlerin geliştirildiği yeni bir izlek olma iddiasındadır. Nitekim; 

“Fikir muhakemeden doğar!”

Paylaş