Bu gönderiyi okumak için gereken tahmini süre 2 dakikadır.
Milliyetçi-muhafazakâr seçmenin kabul etmeyeceği…
Ben kendim de bir milliyetçi-muhafazakâr olarak…
Biz muhafazakâr, milliyetçi insanlarız bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil…
Bu cümleleri çevremizden, haber kanallarından, tartışma programlarından duymaya; siyaset bilimcilerinin, gazetecilerin yazılarından okumaya o kadar alıştık ki pek çok insan için birbirinden ayrılamayan bir tamlama haline geldi “Milliyetçi-Muhafazakârlık” .
Tanıl Bora’nın “Cereyanlar” isimli kitabında “Muhafazakârlık” başlığı “Milliyetçi-muhafazakâr muhitte sohbetleriyle bilinen…” cümlesiyle başlıyor. Milliyetçi olduğunu iddia eden partilerden toplumsal, geleneksel, sistemsel ve ekonomik olarak muhafazakârlık bekleniyor.
Anlıyoruz ki, evet milletin zihninde milliyetçilik ile muhafazakârlık iç içe geçmiş. Milliyetçi olmayanın muhafazakârlığı ne kadar kabul görüyor bilmiyorum (ben o mahallenin sakini değilim) ama muhafazakâr olmayan bir milliyetçilik iddiası bugün aykırı kabul ediliyor.
Bu iki kavram ne zaman iç içe geçti, neden iç içe geçti, benim bunları tartışacak yetkinliğim yok, ben bir siyaset bilimci değilim. Tarihi tarihçilere, siyaset bilimini uluslararası ilişkilercilere bırakmayı tercih ediyorum. Fakat içimde bir huzursuzluk var. Ben bu kavramları bir araya bir türlü getiremiyorum.
Muhafazakârlık, muhafaza etmek, mevcut olanın değişimine karşı çıkmak. Baktığımız zaman bu ideolojinin temelinde“statükoculuk” olduğunu görüyoruz. İçinde bulunduğumuz durumu, devlet yapısını, toplum yapısını muhafaza etmeisteği, tatminkârlık.
Peki, milliyetçi-muhafazakâr tamlamasının önündeki, milliyetçi kesim (kendimi bu mahallenin sakini olarak görüyorum) neyi muhafaza edecek? Milliyetçiliği, Türk Milliyetçiliğini Türk milletini ve Türklüğü sevmek, onun refahını, devamını ve esenliğini istemek olarak tanımlayacak olursak, gerçekten mevcut durumu korumak milliyetçilik ile bağdaşacak mı?
Ben bu soruya verilecek olan cevabın, koca bir hayır olduğunu düşünüyorum. Zira Türk milletinin esenliğini, Türk milletinin refahını isteyen bir insan, bugünden neyi muhafaza etmek isteyebilir?
Oturduğum odanın camından baktığım zaman sokakta telaş ile bir yerlere yetişmeye çalışan mutsuz insanlar görüyorum. Bir şeyler almak için markete, bakkala gittiğimde, eline aldığı malın fiyatını görüp, boğazı düğümlenerek yerine bırakan insanlar görüyorum. Maalesef, çöpten bile ekmeğini çıkartmak zorunda kalan insanları görüyorum. Sırf kendi ülkesinin sınırları içerisinde yaşıyor diye can güvenliğinden endişe duyan insanlar görüyorum. Ve ben bu milletin milliyetçisi olduğumu iddia ediyorum. O zaman bu durumun içinden neyi muhafaza edebilirim ki? Neyin devamlılığını isteyebilirim? Terörle mücadelenin mi? Hangi terörle mücadeleymiş bu ki her gün farklı bir şehit haberiyle uyanmamıza izin veriyor? Ekonomik istikrarın mı yazacağım yazamadım bile durum o kadar komik. Devlet yapısının mı? Bununla alakalı konuşamıyorum bile.
O yüzden kendi içimde dönüp bakıyorum ve ben bir milliyetçi olarak bugüne dair hiçbir şeyi muhafaza etmek istemediğimi fark ediyorum. Ben Gökay Aytekin’in Çingene Kızı portresinde çizilen tabloyu muhafaza etmek istemiyorum.Bugünden herhangi bir şeyi muhafaza etmek isteyebilecek statükocular zaten normun dışında kalanlardan, yukarıda bahsettiğim zorlukları görmezden gelebilecek lükse sahip olanlardan başka kim olabilir?
Benim tek derdim, Türk milletinin varlığı ve devamlılığı.Bunun yolunun da milliyetçilerin çıkıntılık yapması, değişimi haykırması, aykırı insanlar olması olduğunu düşünüyorum. Zira memnuniyetsiz olmazsak, sesimizi duyurmazsak Türk milleti için nasıl daha iyi bir gelecek yaratabiliriz ki?
Yanlış anlamayın, derdim Türk milliyetçiliğinin önüne veya sonuna bir ek getirmek ya da milliyetçiliği yeniden formüle etmek değil. Sadece artık genel olarak yerleşmiş olan bu milliyetçi-muhafazakâr söyleminden o kadar rahatsız olmaya başladım ki içimi bir noktada dökmem gerekiyordu. Bunun da en iyi makul ve aklıselim bir muhakemenin dönebileceği bir platformda yapılabileceğini düşündüm.
O zaman hadi tartışalım, neyi muhafaza edeceğiz?