Sokak Köpeklerinden Kurtulmak

Bu gönderiyi okumak için gereken tahmini süre 5 dakikadır.

Ankara’da Ümitköy’de oturduğum apartmanın tam karşısında hiç de küçük olmayan bir park mevcut. Bu parkın gece gündüz orayı mesken edinmiş sakinleri de elbette. On beş yirmi adet sokak köpeği bu parkı bir nevi barınak olarak kullanıyor. Moto kuryeleri kovalamak, başka mahallelerin yolunu kaybetmiş köpekleriyle kavga etmek, geceleri uzun uzun havlama ve uluma seanslarıyla insanların apartman camlarından sarkarak kendilerini susturma ihtiyacı hissetmesine sebep olmak ve muhtelif zamanlarda, kendileri dışında kimsenin bilmediği ve bilemeyeceği sebeplerle mahalleliyi korkutmak gibi hobileriyle yaşamlarını mutlu mesut sürdürmekteler.

Tabii bu hikayede sokak köpeklerinden rahatsız olmayı veya onları belediye eliyle toplatarak parkı kendi kullanımlarına açmayı vicdani sebeplerle düşünmeyen insanların bu durumdan muzdarip yavruları da mevcut. Bu yavrular bazı komşularının torunlarının da katılımıyla 15-20 kişilik bir gruba ulaşabiliyorlar. Neredeyse sokak köpekleri kadar kalabalıklar yani. Buna rağmen güçleri yetmediği, bu köpekler kadar keskin dişlere ve korkutucu görünüme sahip olmadıkları için, anne ve babalarının maaşlarından alınan vergilerden kaynak ayrılarak insanların hizmetine sunulmuş olan parkı kullanamıyorlar. Komşu amcaları kadar şanslı değiller, zira parka her girdiklerinde ellerinde uzun sopa taşıyarak bu köpeklerin kendilerine saldırmayacağı özgüvenine maalesef ki sahip değiller. Ne yapsınlar, onlar da bisiklete binecekleri zaman, arkadaşlarıyla yakar top oynayacakları zaman veya serbestçe koşturup eğlenmek istedikleri zaman, 15 metre ötedeki parkı değil, apartmanın önündeki otoparkı kullanıyorlar. Bisikletini kardeşine teslim edip selenin yanından tutacağı anda veya topu havada yakalayıp atıcı rolüne büründüğü anda otoparka giren arabanın oyunlarını bölmesine müsaade etmek zorunda kalıyorlar.

Parkın hemen girişinde yer alan iki tane bank ise bu parkın en rağbet gören öğeleri. Zira orada oturup sigara içilmesine, dondurma yenmesine veya komşularla sohbet edilmesine müsaade ediyor parkın köpek efendileri. Bu müsaadeyi tabii ki kendilerine sunulan yemek ve su karşılığında yaptıklarını düşünmek mümkün. Gizli bir anlaşma var binlerce insanın yaşadığı mahallenin sakinleriyle 15-20 adet köpek arasında. Köpekler beslenecek, suları temin edilecek, yattıkları ve sahiplendikleri çim alanlarda onlara karışılmayacak, tam önlerinde yer alan çöp konteynerlerini ve çöp poşetlerini kurcalamalarına ses edilmeyecek buna mukabil parkın etrafından dolaşılan yürüyüş yolunda elinde sopalarla yürüyen ihtiyarlara ve hemen girişteki iki parkta oturan insanlara ilişilmeyecek. Adil bir mutabakat!

Bazen bu mutabakatı ihlal etmek isteyen can dostlarımızın insanları kovalaması, moto kuryeleri kazanın eşiğine getirmesi gibi ufak haylazlıkları göz ardı edilecek. Etmeyelim de ne yapalım değil mi? Öldürecek veya huzursuz hissedecekleri barınaklara kapatacak değiliz ya bunları.

Tabii yaklaşık on senedir aynı apartmanda oturduğum için birçok defa bu dostlarımızı besleyen insanlarla da karşılaşma fırsatı buldum. Genellikle ekmek parçalarını ve evde yenilen yemeklerin artıklarını Allah’ın yarattığı canlılar olduğu düşüncesiyle paylaşıldığına, bu paylaşım sırasında ise koca bir parkı insanların ve özellikle çocukların kullanımına kapattıklarına dair farkındalığın olmadığına şahidim. Bir seferinde gördüklerimi ise unutmam mümkün değil zira benim için durumu özetler nitelikteydi.

Gece bizim mahallemize geldiğinizde görürsünüz, genellikle 8-10 yaşındaki araçların önüne park ettiği apartmanlardan oluşur parkın etrafındaki yerleşim yerleri.  Orta sınıftır bu otuz yıllık kooperatif apartmanlarında oturan insanlar. Komşularımızın kimisi memur emeklisi, kimisi hekim, kimisi asker, kimisi belediye çalışanıdır. Range Roverlar, Mercedes s kasalar, Porscheler falan göremezsiniz yani öyle sık sık. O arabaları alışverişe gelirlerse veya yolları düşerse yürümeyle 8-10 dakika mesafede bahçeli evlerde yaşayan veya yeni yapılan güvenlikli sitelerde oturan komşularımız geçerken görürsünüz genel olarak.

O unutmadığım bir seferde tam o arabalardan birini gördüm işte. Orta yaşlarda bir çift, parkın girişindeki bankta sigara içtiğim bir sırada yanaştılar Mercedes s kasa arabalarıyla parka. Bagajlarını açtılar, bir dolu yemek çıkardılar köpekler için. Ellerinde kalın birer eldivenle sevdiler köpekleri, beslediler, ikinci sigarayı henüz bitirmeden bindiler arabalarına ve gittiler. Çevre apartmanlardan birine değil, yürüyerek değil, Mercedes s kasa arabalarıyla muhtemelen güvenlikli sitede yer alan veya kendi garajlarına sahip oldukları müstakil evlerine gittiler. İşte bugünlerde tartıştığımız ve birçok insanın toplumun tam da ortadan ikiye ayrıldığını iddia ettikleri sokak köpeklerinden nasıl kurtulacağımıza dair tartıştığımız mevzunun özeti bu.

Nevşin Mengüler, insanlara bunların uyutulmasını nasıl desteklersiniz minvalinde çıkışlar yaparken o sokak köpekleriyle sabahın 7’sinde okula yürüyerek giderken baş başa kalmayacağının farkında olarak yaptı bütün yorumlarını. Tıpkı zamanında Alman yetkili Martin Buschmann’ın Arnavutluk’a “Sokak köpeklerini öldürmeyi bırakmanız AB’ye giriş sürecinde size yardımcı olacaktır.” minvalindeki açıklamasıya parmak salladığı gibi. Tıpkı pati dostlarının evlerinden kilometrelerce uzak kırsal alanlarda köpek çetelerini beslerken tepki gösteren köylüleri cahillikle suçladığı gibi. Sokak senin değil, park senin değil, çocuklar senin değil ama köpekler senin. Ne ala memleket değil mi?

Bu sorunun bir an önce çözülmesi gerekliliği gün gibi açık. Avrupa’da zamanında nasıl çözüldüğü de. Ne bütün sokak köpeklerini yakalayıp kısırlaştırmak mümkün, ne sosyal medyada hayvan severlerin (!) geliştirdiği binlerce parlak öneriyi uygulamak. Çıkacak yasanın nasıl düzenlemeler ihtiva ettiğini bilmiyorum. Lakin bildiğim tek bir şey var, devlet bize sokaklarda saldırıya uğramayacağımız bir ülke sağlamak zorunda. Ne köpeklerden ne insanlardan korkarak güvenli bir şekilde okula, işe, parka, markete gidebileceğimiz bir hayatı hak ediyoruz.

Bunun çözümü de, insanların sahiplenmediği veya barınaklara yerleştirmesini fonlamadığı bütün köpeklerin uyutulmasından geçiyor. Avrupa’da da evinde hayvan besleyen insanlardan alınan vergiler yoluyla barınakların faaliyetlerini sürdürmesi, hayvan severlerin kurduğu sivil toplum kuruluşlarının köpeklerin sokaklardan uzak bir şekilde bakımını üstlenmesi, bütün hayvanlara çip takılması ve evdeki hayvanını sokağa bırakanlara hapis veya ağır para cezası verilmesi uygulamalarının hepsi sokakta bir adet bile köpek olmamasının tesisi için uygulanıyor. Türk insanı da en az Avrupa’dakiler kadar haysiyetli olduğuna, sokaklarında güvenli bir şekilde yürümeyi hak ettiğine göre ya Türkiye’deki hayvan severleri de Avrupadakiler kadar işe, zahmete koşacak ve maliyete sokacağız, ya da insanı merkeze alarak geliştirdiğimiz söylemler neticesinde bu sokak hayvanlarından, biz de, uyutarak kurtulacağız.

Bu köpekleri toplayalım, hepsine çip takalım, sahiplendirelim veya sivil toplum kuruluşlarının barınaklarına yerleştirelim. Eğer Nevşin Mengüler konuştukları kadar inisiyatif alıp bu hayvanların canlarını korumak için çaba göstermeyeceklerse de uyutalım. Parmak salladığı kadar para ve emek harcayacak hayvan severlere bu vesileyle bir de söz verelim, bakacağınız bir hayvanın aylık masraflarını üstlenmeye hazırım. Zira benim derdim gördüğüm köpeklerin öldürülmesi ve içimin soğuması değil, karşı komşumun dört tane çocuğunun güvenli bir şekilde parkta koşturup oynayabilmesi. Ümitköy’de dahi böyle olan durumun Ankara’nın ve Türkiye’nin birçok farklı noktasında çok daha vahim olduğunu biliyorum çünkü. Memleketimin köpekten kaçarken arabanın altında kalan, komşuların yardımıyla köpeklerin elinden kurtulabilen çocuklarının ve 80’li yaşlarında yüzü parçalanan ihtiyarlarının canının ve güvenliğinin sokak köpeklerinin canından ve kamu kaynaklarının bu işe harcanmasıyla elde edilecek menfaatlerden daha önemli olduğunu düşünüyorum. Sanıyorum ki herkes de böyle düşünmeli.

*Yazıyı yazdıktan sonra bir ekleme yaparak bir hususu vurgulamak istedim: İlk tercihim elbette milyonlarca köpeğin öldürülmesi değildir. Bu sokak hayvanlarının öldürülmemesini isteyenlerin emek ve para harcayarak bakımlarını üstlenmesi ve sokakların temizlenmesi öncelikli seçenektir. Bunun için birçok sivil inisiyatifin fon bulması ve gönüllü çalıştırması mümkün olabilir. Ancak bunun tamamıyla sağlanamaması durumunda bu köpeklerin sokakta yaşamasının devamını değil, uyutulmasını şahsen tercih ederim.

Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir